Erzincan’da bedelli askerlik yapmayı planlıyorsanız ve burada daha önce askerlik yapanların yorumlarını merak ediyorsanız doğru yazıyı okuyorsunuz. Burada tamamen gerçek deneyimlerden oluşan yorumları sizlerle paylaşıyoruz. Bu içerikte, askerlik süreciyle ilgili her şey doğrudan bu yoldan geçen kişilerin anlatımlarıyla aktarılıyor. Unutmayın, bu yorumlar kişisel deneyimlere dayalıdır; birinin kolay dediği bir durum, bir başkası için zorlayıcı olabilir. Bu nedenle beklentilerinizi buna göre ayarlamanızda fayda var. Gitmeden önce bilmenizde fayda var; Erzincan’ın havası oldukça farklıdır kışı sert ve soğuk, yazı ise kurak ve kavurucu geçer. Ayrıca yılın büyük bölümünde tozlu bir ortamla karşılaşmaya hazır olun.
Her bölüm, askerlik sürecini yaşamış kişilerin gözünden yazılmış detaylarla dolu. Özellikle Erzincan 59’uncu Hava ve Topçu Eğitim Tugay Komutanlığı’nda bedelli askerlik yapacak olanlar için, burada bulacaklarınız adım adım bir rehber niteliği taşıyor. Farklı insanların deneyimlerini okuyarak sürece dair daha net bir fikir sahibi olabilirsiniz.
Hazırsanız, Erzincan’da bedelli askerlik süreciyle ilgili tüm merak edilenleri gerçek hikâyeler üzerinden keşfetmeye başlayalım! Her başlığın bir asker tarafından kaleme alındığını unutmayın.
“Komutanlarımız Gerçekten Çok İyiydi”
Erzincan 59. Havancı ve Topçu Eğitim Tugayı’nda, 2024 Temmuz celbinde bedelli askerlik yaptım. 2. Tabur, 2. Bölük yani 2/2’ye düştüm. Açık konuşmak gerekirse, bu bölükte komutanlarımız gerçekten anlayışlı ve insancıldı. Bizimle ilgileniyor, askerliği zorlaştırmak yerine kolaylaştırmaya çalışıyorlardı. Hafta sonu veya istirahatlerde diğer bölüklerdeki askerlerle konuştuğumuzda farkı net görüyorduk. Hatta görmeye bile gerek yoktu; biz rahatken bazı bölükler daha ilk gün ağır yürüyüş eğitimlerine başlamıştı. Biz sadece son hafta yaptık. Buna rağmen bir uzman çavuşumuzun dediği gibi, “ilk hafta kötüsünüz, ikinci hafta toparlayın, üçüncü hafta en iyi yürüyen siz olun” mottosuyla ilerledik. Hakikaten dediği gibi oldu. Özellikle Ad… ve Av… uzman çavuşlar mükemmel insanlardı. Eğitim sırasında hem ciddi hem de gerektiğinde esprili davranıyorlardı. Hatta Av… uzmanın tavrı ve Ad… uzmanın köpeğe bağırması hâlâ aklıma geldikçe gülüyorum. Komutanımız izne çıkana kadar bizimleydi, son hafta yoktu ama hep onu andık. Bölük komutanımız da sert olmadan otoritesini hissettiren biriydi. Ayrıca A. Çavuş’a da selamlar: “Bölük, çömeeel!” 🙂
Komutanlarımız gerçekten çok iyiydi, bu yüzden görev almak için hiç kasmadım. Eğitimlere katıldım, muhabbetlere dahil oldum, çok şey öğrendim. Revire gitmemi önerdiler ama son hafta bile istirahat almadım, çünkü bu ekiple vakit geçirmek daha keyifliydi. Açık konuşayım, bu bölükteki insanlar sayesinde askerlik uzasa bile yapılırdı.
Yanınızda Getirmeniz Gerekenler
-
2 günde bir değiştirecek kadar askeri iç çamaşır
-
3-4 adet siyah eşofman altı (sadece koğuşta ve yatarken giyebilirsiniz)
-
Botlar için vatka ve tabanlık (ilk günden kullanın yoksa ayağınız mahvolur)
-
En az 2 takım askeri termal içlik (Erzincan’da sabah ve akşam soğuğu bambaşka)
-
Termos (su önemli, özellikle yazın)
-
Nakit 500-1000 TL (kantin harici her yer kartla, temassız kart şart)
Fanila, çorap gibi şeyleri çok abartmayın; tugaydaki askeri malzeme dükkânında her şey var. Ama bedenler hızlı tükeniyor, erken davranın. Temizlik malzemesi ve bakım ürünleri de içeride satılıyor, fazla yük taşımayın.
Tugaydaki Genel Durum
Koğuşlar kalabalık, sıra beklemek askerlik boyunca en çok yapacağınız şey. Yemek sırası, kantin, otomat… Her yerde uzun kuyruk var. “Şuradan hızlıca su alıp gelirim” diye düşünmeyin; herkes üçer beşer alıyor, dakikalarca beklersiniz. Yemekler fena değil, kantinlerde tost ve döner var ama sıra orada da uzun. Eğitimler aşırı zor değil, ama sürekli “bölük çömel” komutu yüzünden dizleriniz çok çalışacak. Bir de içtimalara mutlaka erken gidin. Komutan gördüğünde selam vermek, kurallara uymak, içtima saatlerinde hazır olmak yeterli.
İklim ve Sağlık Durumu
Temmuz-ağustos Erzincan’ın en sıcak dönemi. Sabah güneş altında yürüyüşlerde kavrulacaksınız. Güneş kremi, vitamin ve grip ilaçları mutlaka yanınızda olsun. Revir çok yetersiz, genelde basit ilaçlar bile vermiyorlar. 24 gün boyunca hasta olmamak imkânsıza yakın, sabırlı olun.
Son olarak, askerlik boyunca sabır testinden geçeceksiniz. Ama stres yapmayın, alışıyorsunuz ve zaman geçtikçe her şey normale dönüyor. Hatta bazı anılar sonradan gülerek hatırlayacağınız şeyler olacak. Özetle, güçlü olun, sakin kalın ve günleri saymayın, keyif almaya çalışın.
“Telefon Sokmak Kolay Ama Kullanmak Zor”
Kasım celbinde bedelli askerlik hizmetimi tamamladım ve dün gece evime döndüm. Sürece dair birkaç önemli notu aşağıda sıralıyorum:
-
Askercell almayın. Komutanlar bu konuda oldukça esnek davranıyor, hatta göz yumuyorlar. Girişte korkutmaya çalışsalar da almanıza gerek yok. Kendi hattınızı cüzdanda, çorapta saklayın ve geçin.
-
Type-C ve akıllı telefon şarj cihazı yasak deniyor, ancak valizde saklayarak rahatça geçirebilirsiniz. Aynı şekilde powerbank için de yasak söylentisi var ama görünür yerde olmaması yeterli.
-
Akıllı telefon sokmak kolay ama kullanmak zor. Valizin derin kısmına koyabilirsiniz. Ancak içeride kullanırsanız dikkat çekersiniz. Komutanlar tuşlu Android modelleri bile biliyor. Biz girişte ve çıkışta x-ray çalışmıyordu, arama da ciddi yapılmadı.
-
İlaçlarınızı çorap içine koyarak sokabilirsiniz.
-
Açık yiyecek kesinlikle kabul edilmiyor. Paketli olmayan hiçbir şeyi içeri alamazsınız.
-
Yemekler oldukça iyiydi. Hiçbir zaman kantinden fast-food alma ihtiyacı duymadım.
-
Görev seçimlerinde acele etmeyin. “A takımı” yani ağır iş mangalarına atlamayın. Çaycı ve yazıcı görevleri nispeten daha konforlu ama tamamen boş değiller. Yazılımcı/programcı arıyorlarsa bu genelde yazıcı görevi içindir.
-
Komutanlar genel olarak sabırlı, ancak bazı bedelli erlerin ciddiyetsizliği ve disiplinsizliği zaman zaman onları zorlayabiliyor.
-
Beklentiniz yüksek olmasın. Bedelliye gelenlerin tamamı aklı başında değil. Oran en fazla %15 diyebilirim. Çoğu kişi konuşmasından, tavrından belli oluyor. Büyük ihtimalle aileleri “burada zorlanır” diye düşünüp borç harç gönderiyor.
Son olarak şunu söyleyeyim: Olabildiğince kafanızı boşaltın, fazla sorgulamayın. Süre nasıl olsa geçiyor.
“En Zorlayıcı Taraf Erzincan’ın Kuru ve Sert Soğuğuydu”
“Askerlik işini nasıl halledeceğim?” diye yıllarca erteleyen biri olarak, sonunda gergin de olsam gidip askerliğimi iki ay önce tamamladım. Bedelliye karşı çıkanlar istedikleri kadar konuşsun; bedelli yapacak birinin yaşadığı ruh halini çok iyi biliyorum. Herkes uzun süre tanımadığı bir ortamda kalmaya uygun bir kafa yapısına sahip olmayabilir. Bu yazıyı da bu yüzden yazmak istedim. Uzun dönem yapanlara gerçekten helal olsun; kolay bir iş değil, bunu da belirtmeden geçmeyeyim.
Düştüğünüz bölük ve komutanlara göre şartlar değişiklik gösterebilir ama korktuğunuz kadar kötü bir deneyim yaşamayacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Açık konuşmak gerekirse gitmeden önce “asla böyle düşüneceğimi sanmazdım” dediğim halde, benim için oldukça iyi bir tecrübe oldu. Diğer detayları bir kenara bırakın; orada sizi gerçekten anlayan, iyi niyetli insanlarla karşılaşıyorsunuz. Moraliniz düşük olduğunda bile “Bir sorun mu var kardeşim?” diye soran çok kişi olacak. Bugünün dünyasında bu samimiyeti başka yerde bulmak neredeyse imkânsız.
Hayata her işte pozitif başlamak önemli. Kapıdan girer girmez, muhabbet edebileceğinizi düşündüğünüz kişilerle iletişim kurun; gerisi kolay geliyor. Bizim dönemde şansıma fazla problem çıkaran tip yoktu. Bir an bile tadımı kaçıran bir durum yaşamadım çok şükür.
En zorlayıcı taraf Erzincan’ın kuru ve sert soğuğuydu. Ocak ayında beklenenden daha erken çok ciddi bir kar yağışıyla karşılaştık. Yüzünüze buz parçaları çarpıyor, sıcaklık -20 dereceyi buluyordu. Böyle bir ortamda hasta olmamak imkânsız; ben hâlâ ara sıra öksürüyorum. Pastil falan bir yerden sonra işe yaramıyor. Bir de şunu bilin: Askerlik boyunca her yerde sıra bekleyeceksiniz. Bunu kafanıza yazın, beklentinizi buna göre ayarlayın.
Kışın gideceklere tavsiyelerim:
-
Normal asker çorabıyla birlikte termal çorap da alın; 15 çift yeterli.
-
2-3 takım termal içlik işinizi görür.
-
Koğuş için birkaç eşofman götürün; ordunun verdiği eşofmanla dışarıda takılıyorsunuz ama onunla yatağa girmek hijyen açısından zor.
-
12’şer adet boxer ve tişört şart
Başta “Uzun dönem yapanlara helal olsun, çekilecek dert değil” dediğim de oldu; bazı uygulamalara da “Buna gerek var mıydı?” diye düşündüm. Ama komutanlarımızın iyi niyeti sayesinde düşündüğümden çok daha rahat geçti askerlik. Erzincan’daki bu süreç bana hayatta çoğu şeyi gereksiz yere büyüttüğümü gösterdi. Farklı yerlerden gelen insanlarla aynı koğuşu paylaşmak, aynı yemekleri yemek, aynı zorluklara katlanmak insana çok şey katıyor. Ortamda çıkar ilişkisi yok, kimse kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmıyor. Herkesin derdi “sorunsuz tamamlayıp gitmek.” Keşke sivil hayatta da bu kadar samimi ve dayanışmacı bir ortam olsa; dünya çok daha yaşanabilir olurdu.
Kısacası, fazla stres yapmayın. Soğukla mücadele için hazırlıklı gidin, gerisi kendiliğinden geliyor. Herkese hayırlı tezkereler!
“Komutanlar Gerçekten Babacandı”
Nisan 2025’te 1/2’de askerlik yaptığım tugayda, hava koşulları dışında ciddi bir zorluk yaşamadım. İlk haftalarda kar temizlerken zorlandık, sonraki haftalarda ise güneşin altında yandık. Duş imkânı ve yemekler, diğer birliklerle kıyaslandığında oldukça iyiydi. Komutanların büyük çoğunluğu anlayışlı, babacan ve gerçekten yardımseverdi.
“Düşeceğiniz Bölüğe Göre Askerliğiniz Değişiyor”
Ekim celbinde bedelli askerlik görevimi bu tugayda tamamladım. Açık konuşmak gerekirse, askerlik sürecinin rahat mı yoksa zor mu geçeceği tamamen hangi bölüğe düştüğünüze bağlı. Ben 1-3’teydim ve bizim için eğitimler oldukça makul düzeydeydi, ağır bir şey yoktu. Ancak buna rağmen isyan eden çok oldu. Bunun sebebi ise bence diğer bazı bölüklerin eğitim yapmadan yatarken bizim sürekli eğitimde olmamızdı. Hatta bir süre sonra diğer taburlar ve bölükler bize acır hale gelmişti, “Çocuklara yazık” diyorlardı.
Sonraki celpler için şunu söyleyeyim; çok gözünüzde büyütmeyin. Bizim dönemden sonra sisteme değişiklik geleceği söylendi. Kursiyer uzmanlar eğitime başlayacak, bizi eğiten komutanlar da onlarla ilgilenecek. Yani iş yükü muhtemelen azalacak.
Komutanlarımızdan özellikle Üsteğmen A.’ya ayrı bir parantez açmam gerekiyor. Gerçekten askerlikte nadir denk gelinecek insanlardan biriydi. Disiplinliydi ama anlayışlıydı, her şeyi yerinde ve kararında yapıyordu. Kalitenin tek adresiydi diyebilirim. Adam gibi adamdı.
“Kantinler En Büyük Problem, Yemekler Fena Değil”
Ağustos celbinde 2/1’de bedelli askerlik yaptım ve bu süreçte edindiğim tecrübeleri paylaşmak istiyorum. Gidecek arkadaşlara fikir verebilir.
Yolculuk planı: Kesinlikle uçak veya otobüs biletlerinizi önceden alın. Ek sefer açılmıyor ve talep çok yüksek. Terhis günü belli, o yüzden çıkışınızı buna göre planlayın. Bazı arkadaşlar Erzurum üzerinden dönüş yapmak zorunda kaldı.
Askercell konusu: Bir gün belirlenip isteyenler için hat satışı yapılıyor, ancak tavsiyem dışarıdan almanız ya da hiç almamanız. İçeride sivil hat kullanan çoktu ve hiçbir sorun yaşanmadı. “Telefon kullanmıyorum” demek yeterli oluyor.
İlk hafta işlemleri: İlk günlerde fotoğraf çekimi, askercell satışı ve Kızılay kan bağışı (zorunlu değil) gibi işlemler yapılıyor. İkinci hafta selamlama ve dönüşler öğretiliyor. Sonraki haftalarda silah atışı, yemin töreni hazırlıklarıyla geçiyor. Açık konuşayım, en zoru 40 derece sıcak altında kışlık kamuflajla yürüyüş yapmaktı. Neyse ki komutanlar anlayışlı, sık sık mola verdik.
Yaş ortalaması ve sosyal tavsiyeler: Genelde 24-26 yaş arası kişiler vardı. Çoğu iş sahibi, aklı başında insanlar. Ama yine de kimseyi tam tanımıyorsunuz, bu yüzden çok yakın da olmayın çok uzak da kalmayın, orta yolu bulun.
Önemli kurallar:
-
Borç para vermeyin, komutanlar özellikle uyarıyor.
-
İlk günden herkese bir şey ısmarlamaya kalkmayın.
-
Her gün tıraş olun, düzensiz görünmeyin.
-
İnternetteki listelere göre hazırlık yapın, yoksa eksik kalan şeyler için kantinde sıra beklemek zorunda kalırsınız.
Kantin ve yiyecek durumu: Kantinler en büyük problem. Ürünler kalitesiz, çalışanlar yavaş ve sistemler sorunlu. Hayatımda yediğim en kötü döner ve hamburger buradaydı. Tavsiyem sadece adana ya da şiş kebap yiyin. Soda, ayran gibi içecekler bile sürekli bulunmuyor. Sağlıklı hiçbir şey yok, tamamen abur cubur. Pide salonu yapılıyordu, belki sonraki celplerde hazır olur.
İçecek ve su: Her yerde otomat var ama su yetersiz kalıyor. Bir ay boyunca bu problem devam etti. Yedek su bulundurmanız iyi olur. Kahve ve çaylar kötü, mideyi bozabiliyor.
Sağlık ve ilaç: Hastalanmanız çok olası, oran neredeyse %90. Pastil, vitamin ve ağrı kesici götürün. Revir yetersiz kalabiliyor.
Yemekler: Askeriye şartlarına göre yemekler fena değil. Kahvaltılar zayıf ama öğlen ve akşam yemekleri idare eder. Porsiyonlar küçük, kalan olursa tekrar alabiliyorsunuz.
Duş imkânı: Bizim bölükte haftada 2 gün sıcak su vardı, geceleri ihtiyaç duşa izin veriliyordu.
Atış ve tören: Silah atışı zorunlu değil, endişelenmeyin. Ancak atış alanı uzak, tavsiyem boşuna yorulmayın, eğitim veya koğuşta kalabilirsiniz. Yemin töreni sıcaklarda çok zor geçiyor, bayılan çok oluyor. Katılmazsanız bir gün önce yemin edip çıkabiliyorsunuz.
Sosyal alanlar: Sinema salonu var ama bizim bölüğe çok uzaktı. Spor sahalarını kullanmak yasak. Kütüphane var ama klimasi bozuktu. Bankamatikler sorunlu; İş Bankası’nın bazı tuşları bozuktu, Ziraat EFT makbuzu vermediği için işlem sıkıntılıydı. Bu yüzden yanınızda bu bankalara ait kartlardan birini bulundurun.
Askerlik, disiplin ve sabır isteyen bir süreç. Bana kalırsa sistem çok daha düzenli ve modern olabilir, süreçler hızlandırılmalı. Askerliğin isteğe bağlı olması gerektiğini düşünüyorum; gitmek isteyen gitmeli, istemeyen muaf olmalı.
Son tavsiye: Hazırlıklı gidin, sağlık ve kişisel bakım ürünlerinizi mutlaka yanınıza alın. Aklınıza takılan olursa sorabilirsiniz.
“Zaman Geçiyor ve Bitiyor 25 Gün Sabredin”
Eylül celbinde bir aylık bedelli askerlik görevimi bu birlikte tamamladım. Gidecek olanlara tavsiyelerimi buraya bırakıyorum. Erzincan için en önemli konu: hasta olma ihtimaliniz çok yüksek, hatta neredeyse kesin. Bu yüzden yanınıza mutlaka bazı ilaçlar ve kişisel eşyalar alın.
Kesinlikle Yanınızda Olması Gerekenler
-
İlaçlar ve sağlık ürünleri: 3-4 kutu pastil, C ve D vitamini, öksürük şurubu, Viks krem, nemlendirici krem, güneş kremi, ilaçlı pudra, ishal için Reflor toz. Eğer çaktırmadan sokabilirseniz antibiyotik, Arveles, Nurofen tarzı haplar da iş görür. Haplar normalde yasak; revir sadece reçeteli ilaç veriyor, o da sıra gelirse. Yukarıda saydıklarımın hepsi neredeyse zorunlu, çünkü %100 hasta oluyorsunuz.
-
Temizlik ürünleri: Cep mendili, cep boy ıslak mendil, el dezenfektanı. Ayrıca mıntıka için plastik eldiven ve maske alın; özellikle tuvalet temizliği sırası size gelirse çok lazım olacak.
-
Soğuktan korunma: Termal içlik, boyunluk, polar veya mont. Hava aşırı soğuk, ciddi üşüyeceksiniz.
-
Kişisel bakım ürünleri: Diş macunu ve fırçası (kantinde yok), şampuan, sabun, tıraş köpüğü, tıraş bıçağı.
-
Diğerleri: Terlik, ipli cüzdan, SD kart takılabilen tuşlu telefon ve kulaklık (müzik yükleyin, geceleri çok işe yarıyor). Ayrıca kendi askeri yastık kılıfınızı getirin; verilenler sararmış ve kötü kokuyor.
Genel Tavsiyeler
-
Psikolojik olarak hazırlanın; ortam gerçekten zor, kirli ve sıkıcı. Ama unutmayın, zaman geçiyor ve bitiyor. 25 gün sabredin.
-
Akıllı telefon götürmeyi düşünmeyin bile. Yakalanırsanız 3 gün ceza alırsınız, herkes giderken siz kalırsınız; bu ceza gerçekten ağır.
-
Askercell tamamen para tuzağı. “Almazsan sorun olur” diye korkutuyorlar ama kesinlikle bir şey olmuyor. Paran yok deyin, telefon sadece radyo ve müzik için yanımda deyin. Sakın almayın.
-
Tıraş konusunda dikkatli olun. 3 numara saçla giderseniz tekrar kestirmezler. Kep kontrolü yapıyorlar, uzun saç sorun oluyor.
Son olarak: Erzincan’da şartlar kolay değil; soğuk, toz, hastalık riski, sıra beklemek derken sabır gerekiyor. Ama unutmayın, süre kısa ve bittiğinde sadece bir anı olarak kalacak.
“Havası İnanılmaz Tozluydu”
Ocak ayının 5’inde başlayan Erzincan serüvenimle ilgili bazı gözlemlerimi ve tavsiyelerimi paylaşmak istiyorum. Belki gidecek olanlara faydası olur.
– Hava koşulları ve sağlık: Erzincan’ın havası inanılmaz derecede tozluydu. Özellikle bizim eğitim alanı kum ve taş doluydu, her adımda havaya kalkan toz ciğerlerimizi perişan etti. Birliğe girdiğim gün başlayan hastalığım mart başına kadar sürdü. Bu sadece benim değil, neredeyse tüm askerlerin yaşadığı bir durumdu. Ne kadar dikkat etseniz de bu problemle karşılaşmanız çok olası.
– Soğuk hava şartları: Erzincan’da hava gerçekten çok sert. “Ankaralıyım, soğuğa alışığım” diyen ben bile zorlandım. Eğitimlerde 45 dakika eğitim, ardından 30 dakika ısınma şeklinde bir düzen uygulandı. Kalın içlikler, eldiven ve termal çorap mutlaka yanınızda olsun, yoksa ciddi şekilde üşürsünüz.
– Yemekler: Yemekleri bir firma getiriyordu ve gerçekten çok iyiydi. Bu konuda hiçbir sıkıntı yaşamadık, oldukça doyurucu ve lezzetliydi.
– Koğuş ve temizlik: İmkanlar beklediğimden iyiydi. Acemilikte kaldığımız yerler tertemizdi, biz gelmeden önce komple sıfırlanmıştı. Belki bizden sonra bedelliler geleceği için ekstra hazırlık yapılmış olabilir ama gerçekten memnun kaldık. Hatta devrelerimle konuşurken “Kıbrıs’a düşenler Erzincan’ı mumla arar” dedik.
– Sosyal alanlar: Oyun salonu, sıcak-soğuk içecek otomatları, fast food alanları gibi imkanlar mevcuttu. Vaktiniz olduğunda bu imkanlardan faydalanın, çünkü her yerde bu kadar rahat olanak yok.
Kısacası Erzincan’da soğuk ve toz dışında büyük bir problem yaşamazsınız. Hazırlıklı gidin, özellikle kıyafet ve sağlık önlemlerinizi alın. Gittiğinizde ortamın keyfini çıkarmaya çalışın, çünkü gerçekten birçok yere göre iyi koşullara sahip.
“Koğuşlar 62 Kişilik, Günde 10-15 Kez İçtima Yapılıyor”
Askerliğimi bedelli olarak 2309 celbinde (Eylül-Ekim) Ateş İdare ve İleri Gözetleme Bölüğü’nde yaptım. Gidecek olanlara fikir vermesi için deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle havadan başlayayım. 25 günün ilk yirmi günü tek bir bulut bile görmedik, resmen kavrulduk. Güneş kremine rağmen herkes fena şekilde yandı. Son beş gün ise aşırı soğuktu. Komutanlar, “En iyi dönemde geldiniz” diyorlardı ama Kasım, Aralık, Ocak celplerinin ne kadar zor geçeceğini tahmin edebiliyorum. Mutlaka alt-üst içlik götürün. Nem konusu da ayrı bir sorun; hayatımda bu kadar kuru hava görmedim. İkinci günden itibaren herkesin dudakları çatladı, yara oldu. Kesinlikle dudak nemlendiricisi yanınızda olsun. Özetle, hava berbat: gündüz kavurucu sıcak, akşam keskin soğuk.
Komutanlar konusuna gelince, her yerde olduğu gibi iyisi de var kötüsü de. Bizim celpten 10 gün önce tugay komutanı değişmişti, bu da bazı şeylere yansıdı. Uygun adıma çok önem veriliyor, hatta tuğgeneral gelip yürüyüşlere bakıyor. Eksik olursa komutanlara fırça atıyorlar. Hiyerarşi sert. Uzmanların çoğu babacan ama sinirlendikleri anda gözünüzün yaşına bakmazlar. Takım komutanımız Yunus Emre Üsteğmen ise gördüğüm en düzgün insanlardan biriydi; ona denk gelirseniz şanslısınız.
Koğuşlar 62 kişilikti. Sabah kalkış 05.30-06.00 arası, ama kalk saatinde kalkarsanız içtimaya yetişemezsiniz. 15-30 dakika erken kalkmak en iyisi. Gün içinde 10-15 defa içtima var. Kahvaltıdan sonra mıntıka temizliği, ardından eğitim veya tören alanına geçiliyor. İlk hafta selam, duruş, hizalanma, yürüyüş eğitimi; ikinci hafta silah eğitimi ve atış; üçüncü hafta yemin töreni provası ile geçiyor.
Her şey için sıra beklemeye hazırlıklı olun. Yemekler kötü değil ama bol bol patates yiyeceksiniz. Otomatlarda kahve ve abur cubur var, ama tavsiyem fazla kaptırmayın. Yemekleri ekmekle destekleyin, 25 günde 4-5 kilo verirsiniz. Bazen doyurmayan öğünler oluyor, bu durumda kantinden tavuk döner veya tost alabilirsiniz. Sigara içiyorsanız kartonla götürün; içeride hem çeşit az hem de her zaman bulunmuyor.
Bazı pratik bilgiler:
-
Yazıcı, hamamcı gibi görevler alınca eğitim ve angaryalardan muaf oluyorsunuz.
-
Revire ciddi bir sorununuz yoksa gitmeyin, aksi halde işler karışabilir.
-
Botlar kesinlikle vuracak; vatka ve tabanlık şart. Getirmezseniz bile birkaç gün sonra ayak alışıyor.
-
Ayağınız çok yara olursa terlik istirahati alıp “sakatlar” grubuna geçebilirsiniz, ama bu rahatlık değil; mıntıka, kazma-kürek işleri kitlenir size.
Manzara olarak, karşı dağlardaki Atatürk portresi çok etkileyici, motivasyon kaynağı oluyor. Tuvaletler fena değildi ama garantiyi caminin yanındaki tuvaletle alın; en temiz yer orası. Haftasonları daha sakin, sadece sabah-akşam ve yemek içtimaları oluyor. Kitap götürün, yoksa sıkılırsınız.
Yatak düzenine dikkat edin, kontrol ediyorlar. Nizamiyede askercell konusu açılacak; “Hattım sınırlı” deyip geçin, 500-550 TL boşuna vermeyin. İçeride komutanlar da zorunlu gibi konuşabilir, hepsi hikaye. Akıllı telefon götürmeyin, yakalanırsanız cezası ağır.
Son olarak: Orası adeta Türkiye’nin özeti. Her bölgeden, her meslekten insanla karşılaşacaksınız. Çok kaliteli insanlar da var, problemli tipler de. Tartışmaya girmeyin, özellikle son günler herkes gergin oluyor. Askerliği uzatacak bir olaya bulaşmayın. Ateş İdare 5. Koğuş’a selamlar, gideceklere de şimdiden hayırlı tezkereler.
“Yemin Töreni Genellikle Çarşamba Günü Oluyor”
Tugaya gitmeden önce yapmanız gereken en önemli şey, sigara içiyorsanız yanınıza mutlaka 3 karton sigara almak. Bu konu gerçekten kritik, herkes bahsetmiş ama tekrar altını çizmekte fayda var. Erzincan’ın kuru ve tozlu havasında farklı sigaralarla ciğerinizi mahvetmeyin. Not: Sigara sağlığa zararlıdır.
Kış dönemi yaklaşıyor, hazırlıklı olun. Öksürük, burun akması ve soğuk algınlığı neredeyse kaçınılmaz. Ağustos sıcağında bile akşam 7’den sonra başlayan o kuru rüzgar, kışın çok daha sert olacak. Girmeden önce cüzdanınıza birkaç ilaç atın. Özellikle ağrı kesici, grip ilacı ve vitaminler işinize yarar.
Askercell konusuna gelirsek, zorunlu değil, kimse aldırmaz. Ancak sivil hattınızı mesai saatlerinde kullanmanız yasak. Ara sıra kuytu bir yerde mesaj atabilirsiniz ama ortada telefonla dolaşırsanız ceza yersiniz, bu da askerlik sürenizi uzatır.
Yemin töreni genelde girdiğiniz haftadan sonraki dördüncü çarşamba oluyor. Uçak veya otobüs biletinizi buna göre alın. Aileniz törene gelmeyecekse, Erzincan’da yapacak fazla bir şey yok. “Çıkınca biraz gezelim” diye plan yapmayın, şehir çok sakin.
Komutanlar genel olarak çok anlayışlı ve sakin. Gördüğüm kadarıyla 1. taburdaki tüm bölüklerde durum böyleydi. Komutanların tek amacı, sizin başınıza bir şey gelmeden dönmeniz. Yukarıdan gelen emir gereği, bedellilere normal er gibi yaklaşmıyorlar. Aksi olsa, bölüğün yarısı askerliği uzatırdı.
Biraz genel tavsiyeler de vermek gerekirse: Aynı anda hem şakanın yıldızı hem de en disiplinli adam olamazsınız. Görev verdilerse eksiksiz yapın, yoksa arka planda kalın ve sorun çıkarmayın. Komutanlara yersiz şaka yapmayın, içtimada ellerinizi kollarınızı sallamayın, sorulmamış saçma sorularla dikkat çekmeyin. Burada üniversite ortamında değilsiniz, karşınızdaki kişi tartışabileceğiniz bir hoca değil; her dediğini uygulamak zorunda olduğunuz komutan.
Yanınıza eski bir spor ayakkabı alın, yeni olanı harap etmeyin. Uyumak için eşofman veya şort koyun. Dudak kremi, el kremi, peçete ve kağıt havlu mutlaka götürün. Bunları almayan herkes pişman oldu, kimse de garip karşılamıyor; ihtiyaç sonuçta.
Son olarak, tüm komutanlar genel olarak iyiydi.
“Tuşlu Telefon Götürün Kafanız Rahat Etsin”
Haziran, temmuz ve ağustos aylarında gidecek olanlar, sıcağa hazırlıklı olsun. Hava oldukça bunaltıcı ve güneşin altında uzun süre beklemek zorunda kalacaksınız. Yemekler catering firmasından geliyor, genel olarak fena değil ama patates yemekleri dışında çok da keyifli değil. Şunu bilin ki, neredeyse herkes hasta oluyor. Revire sadece gerçekten çok kötü hissettiğinizde gidin, gereksiz yere yatış alıp askerliği uzatmayın.
Yanınıza mutlaka radyosu olan bir tuşlu telefon götürün. Gece kulaklıkla Erzincan FM (105.5) dinlemek, horlama ve diğer sesleri bastırmak için iyi bir çözüm oluyor. Akıllı telefon sokmaya uğraşmayın, büyük risk ve neredeyse imkânsız. Tuşlu telefon bile sokamayan arkadaşlarımız oldu.
İlk birkaç gün zor gibi görünse de 3 gün içinde ortama alışıyorsunuz. Giderken kafanızdaki tüm önyargıları silin. Orada her şeyin kendi düzeni var ve kısa sürede bu akışa uyum sağlıyorsunuz. Korkulacak hiçbir şey yok. Sizin gibi binlerce acemi asker var, hepiniz aynı durumdasınız ve kimse başlangıçta hiçbir şey bilmiyor. Büyük ihtimalle ilk sıraya girdiğinizde yanınızdaki kişilerle aynı koğuşta kalacak ve ranza komşusu olacaksınız.
Kesinlikle kimseyle tartışmaya veya kavga etmeye girmeyin, bu askerlik süresini uzatır. Üstlerinizi gördüğünüz her yerde selam vermeyi unutmayın, aksi durumda ceza alırsınız ve yine askerlik uzar. Komutanlar zaten sık sık uyarıyor olacak. Emirlerin dışına çıkmayın, rahat edersiniz.
Komutanlar yazıcı, berber, koğuş sorumlusu gibi görevler için gönüllü aradığında el kaldırabilirsiniz, bu pozisyonlar daha rahat. Duş imkânı sabah erken saatlerde oluyor, genelde 4-5 arası. Bu saatlerde 15-20 dakika duş alabiliyorsunuz. Diğer duş günlerinde süre 5-7 dakika ile sınırlı. Klozet olmadığını unutmayın, bu yüzden yanınıza bolca tuvalet kâğıdı götürün.
Bot, gömlek, kep gibi askeri eşyaları eve götürmek yasak, bu hayali aklınızdan çıkarın. Son olarak önemli bir not: İçtimalara kesinlikle geç kalmayın. Örneğin içtima 14:30’da ise siz 14:20’de hazır olun. Bir kişinin yüzünden tüm bölüğün güneş altında bir saat beklemesi hiç hoş olmuyor.
“8 Başlıkta Erzincan’da Bedelli Askerliği Özetleyeyim”
Nisan celbinde bedelli askerlik yaptığım eğitim tugayıyla ilgili birkaç önemli bilgiyi paylaşmak istiyorum, belki gidecek olanlara faydası olur.
Geç teslim olun: Yol izninizi son güne kadar kullanın ve mümkünse öğleden sonra, özellikle saat 14:30’dan sonra teslim olun. Çünkü bölüklere katılış sırasına göre yerleştiriliyorlar. Önceki celpte son gün bu saatte giriş yaptım ve 2/2’ye denk geldim. Bu bölüğün komutanları oldukça anlayışlı ve iyi niyetliydi. Eğitimlerde gereksiz zorlama olmadı, rahat bir 4 hafta geçirdim. Komutanlarıma tekrar teşekkür ediyorum.
Yanınıza almanız gerekenler: Kişisel temizlik eşyalarınızı mutlaka getirin. Duşta ve koğuşta kullanmak için terlik götürün. Sigara içiyorsanız, kendi markanızı yanınıza alın. İçerideki sigara çeşitleri sınırlı, alışık olduğunuz markayı bulamayabilirsiniz. Bu durum birçok kişiyi zorladı.
Kitap götürün: Bir süre sonra muhabbet yetmiyor, vakit geçirmek için kitap iyi bir seçenek. Kışlada bir kütüphane de var, götürdüğünüz kitapları orada okuyabilirsiniz. Koğuşta gürültü çok olduğu için okumak pek kolay olmuyor.
İlaç ve yasaklı ürünler: İlaç götürürseniz, teslim etmeniz isteniyor. İhtiyacınız olduğunda size kullandırıyorlar. Bazı arkadaşlar teslim etmedi ama bu riske girmeyin. Yanıcı ürünler (kolonya, tıraş losyonu vb.) girişte alınabiliyor. Aramalarda şansınıza göre içeri sokabilirsiniz.
Telefon ve iletişim: Askercell alma zorunluluğu yok, sivil hattınızı kullanabiliyorsunuz. Akıllı telefon sokanlar vardı, fakat yakalanırsanız tutanak tutulur ve sorun olur. Buna göre karar verin.
Yemek ve kantin durumu: Biz oradayken pide/lahmacun yapılacak bir bina inşaat halindeydi, belki sonraki celbe yetişir. Kantinlerde fast food çeşitleri sınırlıydı. Yemekhanede çıkan yemekler fena değildi, ama porsiyonlar az gelebiliyor. Sonlara doğru tekrar almak mümkün oluyor, doymazsanız ekmeğe yüklenmek ya da kantinden bir şeyler almak gerekiyor.
Ödeme ve ihtiyaçlar: Kantinlerde kredi kartı geçiyor, nakit kullanmaya gerek kalmadı. İçeride İş Bankası ve Ziraat ATM’leri vardı. Sadece çıkışta taksi vb. için nakit bulundurabilirsiniz. Otomatlardan içecek, su ve atıştırmalık alabiliyorsunuz.
Dönüş planınızı önceden yapın: Uçak seferlerinde ek sefer olmayabilir, bu yüzden biletinizi erken alın. Benim gibi Erzurum’a otobüsle gidip oradan uçakla dönmek zorunda kalmamak için planlı olun. Terhis tarihi belli olduğu için buna göre hareket edebilirsiniz.
Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Sorusu olan olursa mesaj atabilir, yardımcı olmaya çalışırım.
“Ne Varsa Çantanıza Doldurun, Çok Soğuk”
İstanbul’da kış bitmiş olsa bile, burada aynı durumu beklemeyin. Aklınıza gelen tüm soğuk ihtimallerini düşünerek hazırlanın. Ne kadar içlik, fanila, çorap ve boyunluk varsa çantanıza doldurun. Sabahları keskin bir soğuk olur; kışın yüzünüzü yakan ayaz, yazın kavurucu sıcak sizi zorlar. Rüzgâr öyle sert eser ki kulaklarınız, burnunuz, yanaklarınız kurur, çatlar. İçtimalarda, yemek sıralarında, kantin kuyruklarında, eğitim alanına giden yollarda tugayın tozunu içinize çekersiniz. Akşamları öksürürken burnunuzdan toz, pislik ve kan gelir. Öyle bir hasta olursunuz ki, bir daha kolay kolay hasta olmazsınız.
Parka teslimi uzun sürebilir, bu süreçte palaska ve şapkayı parayla almak zorunda kalabilirsiniz. Künyenize isminizi yazdıramazsınız, bir metal bardakta çay içerken karşı dağlardaki kara bakar, “Bu kar neden hâlâ erimiyor?” diye düşünürsünüz.
Burada dudak nemlendirici altın değerindedir. Yüzünüz için nemlendirici götürmezseniz, o ruj gibi ürünü burnunuza, kulaklarınıza ve yanaklarınıza sürmek zorunda kalabilirsiniz. Kantin alışkanlığı edinmeyin, mahrum kalın ki eğitim aralarında arabanın başında sıra beklemek yerine biraz oturup dinlenebilin. Çünkü bu ortamda oturmaya vaktiniz neredeyse hiç yoktur; “Her şey bitti, biraz dinleniriz” dediğiniz anda kendinizi yine ayakta beklerken bulursunuz.
Yemek sırasında ortalarda yer almaya çalışın; hem satır hem sütun ortasında olmak avantajdır çünkü kimin hangi taraftan alacağı belli olmaz. Ve en önemlisi: Kaynak yapmayın. Altı ayda en azından sıraya girmeyi öğrenin. Sonlara doğru bir daha hiçbir yerde sıraya girmemeye yemin edersiniz, ama unutulur gider. Ne olursa olsun karakterinizi koruyun.
Koğuşlarda ranza düzeni sıkışıktır; sınırınızı koruyun. Yemekhaneden son çıkan olmayın ve “Bulaşıkçı olursan üç gün erken terhis ederiz” yalanlarına kanmayın. Mutfaktan uzak durun; gerekirse “Egzama var” deyin. Fotoğrafçılar genelde kötü iş çıkarır; fotoğraf çektirince önce görün, beğenirseniz alın, aksi halde paranıza yazık olur.
Son olarak, bir bilgi: Tugaya tavuk döner dürüm sokmanın çeşitli yolları var. Haberiniz olsun.