Amasya’da bedelli askerlik yapacaksanız, doğru yazıya geldiniz. Bu yazımızda doğrudan 15’inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Amasya’da bedelli askerlik yapanların yorumlarını, herhangi bir şekilde ekleme çıkarma yapmadan sizlerle paylaşıyoruz. Bu yorumların kişisel olduğu, iyi veya kötü ayrımının değişkenlik göstereceğini söylememize gerek yok.
Yorumları ara başlıklar halinde, okunaklı bir şekilde size sunuyoruz. He rara başlık farklı bir kişinin yorumu. Uzun bir yazı olacak, yaslanın geriye. Hadi başlayalım.
“Gerçekten Askerlik Açısından Zor Bir Yer”
Kışın en sert dönemlerinde tamamladığım bedelli askerlik sürecim Amasya’da geçti. Bu yazıda, oradaki deneyimlerimi ve gözlemlerimi, aşırı ayrıntıya girmeden, temel başlıklar üzerinden aktarmak istiyorum.
Söze en baştan açıkça söyleyerek başlayayım: Burası, diğer askeri birliklere kıyasla gerçekten zor bir yer. Bizim takım komutanımız bile Amasya’nın en çok şikâyet edilen yerlerden biri olduğunu açıkça ifade etmişti. Oraya gidip bazı şeyleri yaşayınca bu tespitin doğru olduğunu anlıyorsunuz.
Kışlanın Fiziksel Koşulları:
Kışla son derece eski. Adeta dökülüyor. Bizim 48 kişilik koğuşun duvarları simsiyah rutubet izleriyle kaplıydı. Peteklerde su sızıntısı vardı; yerler sürekli ıslaktı ve terliklerle suya basarak dolaşıyorduk. Çözüm olarak duvarları birkaç kez boyadılar, ancak bu geçici bir yöntemdi.
Dinlenebileceğiniz veya vakit geçirebileceğiniz doğru düzgün bir alan yoktu. Er gazinosu var deniyor, ama içi bomboş. Birkaç oturma yeri, basit bir kantin ve küçük bir televizyon dışında hiçbir şey yok. Hafta sonları serbest bırakılıyorsunuz, ama yapacak hiçbir şey yok. İnternet ve telefon yasağıyla birleşince, adeta zamanın durduğu bir ortama hapsoluyorsunuz. Bir kütüphane, masa tenisi veya bilardo gibi basit aktiviteler bile yok.
Rütbeliler
Benim görev aldığım 2. Tabur, 2. Uçaksavar Bölüğü bu açıdan nispeten şanslıydı; komutanlarımız genelde anlayışlı ve insani davranışlara sahipti. Ahmet Astsubay ve Gökhan Komutan gibi isimler, gerçekten erlere değer veren insanlardı. Ancak diğer bölüklerde durum farklıydı. Bazı rütbeliler aşırı agresif, kaprisli ve iletişime kapalıydı. Bedelli askerleri adeta yük gibi gören tavırlar vardı.
Sosyal Ortam
Bir başka dikkat çekici durum ise bedelli erlerin genel profiliydi. Yaş ortalaması 28-30 civarındaydı; hatta 35 yaşına yaklaşanlar da vardı. Buna rağmen, bazı kişilerin davranışları gerçekten şaşırtıcıydı. İçinde bulunduğum takımda seviyesiz sohbetler, sürekli bel altı espriler ve cinsiyetçi yaklaşımlar hâkimdi. Bu ortamda ciddi bir sohbet veya fikir alışverişi yapmak imkânsız hale geliyordu.
Bu durum bana ülkenin sosyo-kültürel manzarası hakkında çok şey düşündürdü. Eğitim seviyesi ve görgü açısından ciddi eksiklikler vardı.
Günlük Görevler
Eğitimler ağırlıklı olarak disiplin ve tören hazırlıkları üzerineydi. Askeri anlamda öğrendiğimiz tek şey birkaç kez yapılan G3 atışıydı. Yine de atış anı, askerlik süresince en keyif aldığım andı.
Bazı isimleri anmadan geçemem: Ahmet Astsubay’ın pozitif tavrı, Gökhan Yaman Komutan’ın duruşu ve yaşama bakışı gerçekten örnek alınasıydı. Onlarla tanışmak, bu zorlu süreçte moral kaynağı oldu. Tüm olumsuzluklara rağmen, bu dönem bitti ve güzel anılar da biriktirdim. Bedelli askerlik bir yandan zorluk, bir yandan ilginç gözlemlerle dolu bir deneyimdi.
“Ciddi Üşümeye Hazır Olun, Termal İçlik Şart”
Dört tarafı dağlarla çevrili, sabah içtimalarında sisin eksik olmadığı bir tugay burası. Askerliğini kışın burada yapan biri olarak şunu söylemeliyim ki, eğer Şubat, Mart, Kasım veya Aralık ayında gidecekseniz 25 gün boyunca ciddi şekilde üşümeye hazırlıklı olun. Askeri termal içlik götürmeyi unutmayın. Ben 1. Uçaksavar Bölüğü’nde görev yaptım ve eğitim sürecimiz şöyleydi:
Günlük Program
-
05.30: Kalkış.
-
05.30 – 06.00: Yatak düzeltme, tıraş ve giyinme. Gecikmeyin, çünkü 06.15’ten sonra mıntıka ekibi tuvaletleri temizliğe kapatıyor.
-
06.00 – 06.30: Kahvaltı. Beklentiniz düşük olsun, genelde paketli peynir, birkaç zeytin, bazen bal ve simit oluyor.
-
06.30 – 08.30: Sabah içtiması. Yaklaşık 2 saat boyunca içtima alanında bekliyorsunuz. Kat kat giyinseniz bile üşüyorsunuz. Boyunluk, eldiven, bere yasak.
-
08.30 – 11.30: Uygun adım yürüyerek eğitim alanına gidiyor ve o haftanın planlı eğitimini alıyorsunuz.
-
11.30 – 13.30: Öğle yemeği.
-
13.30 – 16.30: Eğitim alanına dönüş ve devam.
-
16.30 sonrası: Bölüğe dönüş, akşam yemeği, ardından serbest zaman.
-
21.00: Koğuş içtiması, ardından yatış.
Cumartesi öğleden sonra serbest, pazar günü tamamen serbest. Yağmur yağarsa eğitim iptal olabiliyor ama benim kaldığım 25 gün boyunca tek yağmur pazar günü yağdı.
Eğitim Haftaları
-
1. Hafta: Temel eğitim. “Çök-kalk”, sağa-sola dön, esas duruş, selam, tekmil verme, uygun adım yürüyüş gibi hareketler öğretiliyor.
-
2. Hafta: Silah eğitimi. G3 piyade tüfeği sök-tak, nişan alma ve atış teknikleri. Dördüncü gün 25 metreden 3 atış yapıyorsunuz.
-
3. Hafta: Tören haftası. Sabah akşam tören yürüyüşü, marş, selamlama provası yapılıyor. En sıkıcı ve yorucu hafta bu oluyor.
Tavsiyeler
-
Askercell almanız için korkutacaklar, ama gerek yok. Telefon ve sim kartınızı bavula koyun, x-ray’den rahatça geçiyor.
-
İlaç götürün, mutlaka. Çorap içine koyarsanız rahatça sokabilirsiniz.
-
Lateks eldiven alın, mıntıka için lazım olacak.
-
Yedek askeri iç çamaşır ve fanila dolabınızda bulunsun. Sivil eşya deposu haftada bir açılıyor, sıra uzun.
-
Kulak tıkacı götürün, öksürük ve horlama sesinden kurtulursunuz.
Buradaki 25 gün diğer bedelli birliklerine göre daha disiplinli ve yoğun geçiyor. Bu durum bazen zorlayıcı gibi görünse de zamanın daha hızlı geçmesini sağlıyor. Ayrıca 1. Uçaksavar Bölüğü’ne düşerseniz komutanlar açısından oldukça şanslı sayılırsınız.
Son söz: Aslanlar hey, kaplanlar hey, canavar bunlar hey hey hey! Şimdiden hayırlı tezkereler.
“Fiziksel Olarak Zorlayan Bir Şey Yok”
-
Akıllı telefon götürmeyin: X-ray cihazında fark edilir, tutanak tutulur, gereksiz yere uğraşırsınız. Hiç değmez.
-
Askercell hattı zorunlu: Yanınızda tuşlu telefon götürmek için bu hattı almak şart. Kışlaya girmeden önce alın; girişte sıraya girmek zor olur.
-
Kamuflaj ve malzemeler göz kararı veriliyor: Üzerinize tam oturmayabilir, çok takılmayın.
-
Botlar için kilit alın: Botlar bile çalınabiliyor. Eşyalarınızı korumak için tedbirli olun.
-
Kantin konusunda durum: 2024 son celpte kantin işletmesi değişti, ilk günlerde sıkıntı yaşandı ama genel olarak her şey mevcut. Sadece yoğunluk var ve fiyatlar biraz pahalı. Giderken alacağınız çoğu şeyi alın derim. Orada bir de onunla uğraşmayın. Eşyalarınız çalınırsa çok büyütmeyin, olasılığı yüksek.
-
Girişte formlar: Birlikte ilk girişte birçok form doldurmanız gerekecek. Ne kadar hızlı doldurursanız o kadar çabuk diğer işlemlere geçersiniz.
-
Koğuş ve yatak sırası en sıkıntılı kısım: Küçük bir kâğıt verilecek; üzerinde takım, manga, sıra bilgisi olacak. Alışana kadar saklayın.
-
Kişisel alan yok: Koğuşlarda tuhaf insanlar olacak, osuran, rahatsız eden vs. Bunları görmezden gelin. Kapris yapmayın, yoksa askerlik çekilmez hale gelir.
-
Hava çok soğuk: Kalın içlik, bere, eldiven şart. Üşüyerek beklemek, beklemekten daha zor.
-
Salaklar çok olacak: Komutan emrine uymayan, kendini ispat etmeye çalışan kişiler çıkabilir. Takılmayın. Anlaşacağınız insanlar mutlaka olur. Koğuş sırasında yanınızdaki kişiler genelde ranza arkadaşınız olur.
-
Birliğe geç gitmeyin: “Akıllılık edeyim geç gireyim” düşüncesi yanlış. Geç girerseniz gece yarısı yerleşirsiniz ve süreç daha zor olur.
-
Kurallara uyun: Kendinizi ispat etmeye çalışmayın. İçtimada sigara içmek gibi hareketler hem size hem tüm bölüğe zarar verir.
-
Kavga etmeyin: Kavga ederseniz askerlik uzar. Orası erkeklik gösterisi yeri değil. Gereksiz tartışmalardan uzak durun.
-
Salaklar yüzünden ceza olabilir: Örneğin bizim bölükte birisi yemekhane görevlisiyle kavga etti. Ceza almadık ama tamamen şansa. Astsubay insaflı çıktı (Burak Astsubay’a selam olsun). Başka komutan olsa günlerce ceza yiyebilirdik.
-
Unutmayın: Ödüller şahsi, cezalar herkese. Akıllı davranın, sağduyulu olun.
-
Güzel anılar da var: Kat nöbetinde arkadaşlar ihtiyaç sorar, beraber küfredersiniz, çay-sigara yaparsınız, sabahları yatak toplamada yardımlaşırsınız. Tezkere günü ise herkes mutludur, vedalaşır. Biz tüm bölük Amasya çarşıdaki Arabica’da kahve içtik.
-
Beklentiler ve Gerçekler: Bedelli askerlik kolay olur sanıyorsunuz ama şartlar çok kötü. Binalar, tuvaletler, dolaplar, ranzalar ve asker nevresim takımı aşırı eski ve kirli. 60 kişilik koğuşlar, bozuk petekler ve hijyen eksikliği insanı zorluyor.
-
Hijyen ve Temizlik Sorunu: Ortam resmen pislik içinde. Tuvaletler Roma döneminden kalma gibi. Koğuşlarda ağır koku, toz ve nefessiz hava var. Havalandırma yapılsa bile üşüyoruz bahanesiyle kısıtlı kalıyor.
-
Soğuk ve Isınma Problemi: Kışın gitmek en zor olanı. İçlik giyilse bile soğuk iliklere kadar işliyor. Petekler bir çalışıyor, üç çalışmıyor. İçtimada uzun süre soğukta beklemek olağan.
-
Hastalık Riski Çok Yüksek: Bölüğün %90’ı hasta oluyor. Grip, soğuk algınlığı, boğaz enfeksiyonu yaygın. En büyük düşman hastalık, sıkılmak değil. Gitmeden antibiyotik, ateş düşürücü, grip ilacı gibi şeyleri reçeteli olarak hazırlayın. Reçetesiz ilaç kabul edilmiyor. Revire gitmek riskli; yatak istirahati verirlerse askerlik uzuyor.
-
Askerlik Görevleri Zor Değil: İstikamet, yürüyüş, içtima, erken kalkmak, traş olmak… Bunlar 3-4 gün içinde alışılan şeyler. Fiziksel olarak zorlayan bir şey yok, asıl sıkıntı çevre koşulları.
-
Psikolojik Zorluklar: Asıl sorun koğuş ortamı ve insan faktörü. Çok sayıda cahil ve sorumsuz insan var. Bir kişinin yaptığı hata yüzünden bütün bölük ceza alıyor. Ödüller bireysel, cezalar toplu.
-
Kültür Farkı ve Sorunlu Tipler: Çoğu kişi okumuş, düzgün sanılır ama içinde gerçekten sorunlu, agresif tipler çıkabiliyor. Kural çiğneyenler, küfür edenler, komutanla dalaşanlar oluyor.
-
İlaç ve Hazırlık Önerisi:
-
Antibiyotik, grip ilacı, ağrı kesici, ateş düşürücü (doktor reçetesiyle)
-
Termal içlik, polar bere, eldiven
-
Dayanıklı ve kişisel hijyen ürünleri (ıslak mendil, cep mendili, tıraş bıçağı, tıraş kolonyası)
-
-
Sosyal Yaşam: İyi insanlar da var, kafa dengi kişilerle güzel dostluklar kuruluyor. Ama sayıları az. Koşullara sabırla uyum sağlayanlar için askerlik çekilir hale geliyor.
“Komutanları Sorgulamayın”
“Hayatımın en zor 27 gününü Amasya’da geçirdim. 4/3 yapanlar ne demek istediğimi anlar. ‘Bedelli kolaydır, kısa sürer’ gibi söylemlere inanmayın. 60 kişi aynı koğuşta kalıyorsunuz. Haftada sadece bir kez duş imkânı var. Yemekler oldukça kötü. Yemek demişken, başlamadan önce mutlaka kaşığınızı sirke ile silin; çünkü hijyen sıfır.
İkinci haftadan sonra mutlaka hasta oluyorsunuz, hastalık kolay kolay geçmiyor. Ne yapın edin, yanınıza antibiyotik, boğaz pastili ve bitki çayı alın. Ayrıca kalın içlik götürmeden sakın gitmeyin. Komutanların söylediğini sorgulamadan yapın. Allah yardımcınız olsun.”
“26 Gün Hastaydım”
“Aralık ayında Amasya’ya gittim. Küflü koğuşlarda yattık, 26 günün tamamını hasta geçirdim. Terhis olalı bir hafta oldu, hâlâ iyileşemedim. Soğuk bahane değil; ne yaparsanız yapın, mutlaka hastalanıyorsunuz. Gitmeden önce multivitamin yüklemesi yapmıştım, bağışıklığım da normalde iyidir ama hiç faydası olmadı.
Hastalık iyice kötüleşirse en son çare olarak revire gidin. Ancak bilin ki revirde yatış verirlerse askerlik 4 gün uzuyor. Bu yüzden revire gidecekseniz ilk haftalarda gidin. Eğitim açısından beklentinizi düşük tutun; askerlikten çok piyesi hazırlanır gibi törenlere hazırlanıyorsunuz. Öğrendiğimiz tek şey, üç el silah atışı ve disiplin oldu.”
“Çarşafı Söktüğümüzdeki Manzara İlginçti”
“Sürekli bozulan kazan, eskiliğinden form değiştirmiş yatak ve yastıklar… Çarşafı yıkamak için söktüğünüzde gördüğünüz manzarayı hiçbir canlının görmesini istemezsiniz. 26 gün boyunca ‘Bugün geçti, yarın da biter’ diyerek şafak kısaltmaya çalışıyorsunuz. Yemekler ise ayrı bir olay; plastik tadında makarnalar, içinden kaç defa taş veya böcek çıktığını bilmediğimiz sulu yemekler… Kantinde yediğimiz tostun içindeki sucuğun içinden saç çıkması da cabası. Bunların hepsine bizzat şahit oldum. Komutanlar fotoğraf çekip raporlasa da bir işe yaradığını sanmıyorum.
Buraya yolunuz düşerse mutlaka yanınızda soğuk algınlığı için takviye götürün. C vitamini ve boğaz pastili bulundurun, hasta olmasanız bile kullanın.
Ben 3/2 döneminde, Ağustos sıcağında oradaydım. Üç dağın arasında +45 derece sıcaklıkta yaşadık. Neyse ki komutanlarımız gayet babacan insanlardı. Ali Uzman, takım komutanım Furkan Astsubay, Ramazan ve Ertuğrul Astçavuş adam gibi adamlardı. Hatta Ramazan Astçavuş bizden bir ay sonra tezkere aldı. Yeni gideceklerin tanışması zor olur ama Samet Astsubay da iyiydi. Komutanlarımız aile görüşmeleri konusunda çok yardımcı oldular. Bu açıdan şanslı bir bölüktük. Amasya’da tek avantajımız iyi komutanlardı.”
“Sabah Karanlığında El Feneri ile İçtima Yaptığımız Oldu”
Amasya’da bedelli askerlik yapan pek çok kişi için ortak deneyim, zorlu koşullar ve sabır gerektiren bir süreç. Buraya gitmeden önce internette okuduklarım beni gerçekten ürkütmüştü. “Mahvolduk” diye düşündüğüm anlar oldu ama bitirip geldikten sonra geriye dönüp bakınca, yaşananların aslında ne kadar zor olduğunu ve aynı zamanda insanın hayatında bir tecrübe olarak kaldığını daha iyi anlıyorum.
Askerlik süresi boyunca en büyük sorun beklemek. Günlerinizin büyük bir kısmı hiçbir şey yapmadan geçiyor. Beklemekten sıkılıyorsunuz, ama zamanla buna alışıyorsunuz. Zaman sizin değil, düzenin. Sabah çok erken kalkıyorsunuz, içtimalar başlıyor ve günün geri kalanında sürekli emir bekliyorsunuz. İlk akşam beş saat boyunca yağmur altında beklemek zorunda kaldık ve bölüğün yarısı o gece hasta oldu. Zaten en büyük sıkıntı, hastalık. Özellikle kışın gidecek olanlar şunu bilsin: Kesinlikle hasta olacaksınız. Revire gitmek bile bir çözüm değil çünkü istirahat alırsanız idari izin yanıyor ve askerlik süreniz uzuyor. Bu nedenle herkes hastalığıyla uğraşıyor ama kimse rapor almak istemiyor. Sonlara doğru bütün bölük öksürükten perişan hale gelmişti. Öksürmekten gülemiyorduk bile. Kan kusan, bayılan arkadaşlar oldu. Zatürreye yakalananlar vardı. Soğukla mücadele etmek imkânsız, o yüzden mutlaka sağlam içlik, vitamin, pastil, bitki çayı ve antibiyotik götürün.
Kışlada hijyen sıfır denecek kadar kötü. Koğuşlar çok eski, duvarlar rutubetten simsiyah. Bizim kaldığımız 48 kişilik koğuşta petekler su sızdırıyordu ve ilk haftadan itibaren zemin sürekli ıslaktı. Çarşafları söktüğünüzde gördüğünüz manzarayı kimse görmek istemez. Yataklar, yastıklar artık formunu kaybetmiş. Yemekler de ayrı bir dert. Plastik tadında makarnalar, içinden kaç defa taş veya böcek çıktığını bilmediğimiz sulu yemekler… Kantinde tostun içinden saç çıktığına şahit olduk. Komutanlar bile fotoğraf çekip raporladı ama bir şey değişmedi. Yemek yemeden önce kaşığınızı sirkeyle silin, başka çareniz yok.
Amasya’nın havası da işi zorlaştırıyor. Ağustosta 45 derece sıcakta üç dağın arasında kalıyorsunuz, kışın ise soğuk kemiklerinize işliyor. Ben aralıkta gittim ve kışın en sert günlerinde oradaydım. Sabah karanlıkta içtima, bazen elektrik olmadığı için telefon feneriyle mıntıka yaptığımız oldu. İlk günlerin şoku bir yana, zaman geçmek bilmiyor. Şafak saymak dışında yapacak hiçbir şey yok. Gazino var ama adı var, kendi yok. On beş oturma yeri, bir uyduruk kantin ve küçük bir televizyon dışında hiçbir şey yok. Kışla içinde zaman geçirecek bir alan olmadığından hafta sonları bile boş boş yatıyorsunuz. Bir kütüphane, masa tenisi ya da bilardo olsa bile fark yaratırdı ama yok. İnternet yasak, telefon yasak, böyle bir ortamda kendinizi ikinci dünya savaşı yıllarındaki gibi hissediyorsunuz.
Komutanlar konusunda şansınız varsa biraz rahat edersiniz. Bizim taburda, özellikle bazı astsubaylar gerçekten anlayışlıydı. Keskin ve Metin astsubaylara selam olsun, insan gibi davrandılar. Ama bazı komutanlar çök-kalk yaptırmaktan zevk alıyor. Kendi keyfine göre muamele eden rütbeliler var. Kantine giderken bile başka bölüklerin önünden geçerken agresif bakışlarla karşılaşabiliyorsunuz. Neyse ki bizim bölükte çoğu komutan babacan insanlardı. Hatta bazılarıyla güzel sohbetler ettik, insanlığını görmek umut vericiydi. Ama her bölük aynı değil, şans meselesi.
Bedelli askerlik yapanların yaş ortalaması genelde yüksek. Bizim dönemde 28-30 yaş arası çoktu, 33-35 yaşında olanlar da vardı. İçlerinde evli ve çocuk sahibi olanlar vardı ama buna rağmen seviye çok düşüktü. Bazı insanlar öyle cahildi ki şaşırıp kalıyorsunuz. Belaltı muhabbetler, boş konuşmalar eksik olmuyor. Bazıları komutanlara yalakalık yapıp kıdemli olmaya çalışıyor. Bir tanesi komutana şiir yazıp okudu. Böyle şeyler insanın midesini kaldırıyor. Bana da kıdemlilik teklif ettiler ama kabul etmedim. Hiç gerek yok, sadece gereksiz sorumluluk ve stres.
Askere gitmeden önce şunu bilin: Orada hepiniz eşitsiniz. Ananızın evindeki şımarıklığı kışlaya taşımayın. İçtimada komutan izin vermeden sigara içilmez ama yapanlar oldu. Sarı kapşonlu bir şişko yüzünden bütün bölük ceza alıyordu neredeyse. Böyle şeyler hem size hem başkalarına zarar verir. Olgun davranın, sabırlı olun.
Bütün bu zorluklara rağmen askerlik bir şekilde bitiyor. Güzel dostluklar kuruyorsunuz, gülüp geçilecek anılar biriktiriyorsunuz. En çok hoşuma giden şeylerden biri G3 atışı oldu. Silahı elinize alınca hissettiğiniz duygu bambaşka. Yemin töreninde ise bütün yorgunluk bitiyor. Komutanlar içinde gerçekten iyi insanlar var; pozitif, anlayışlı, erlere değer veren insanlar. Onları unutamıyorsunuz.
Sonuç olarak Amasya’da bedelli askerlik kolay değil. Şartlar kötü, zaman geçmiyor, hastalık kaçınılmaz. Ama sabırlı olursanız, kendinizi hazırlarsanız ve olgun davranırsanız geçip gidiyor. İyisiyle kötüsüyle yaşanıyor ve bir anı olarak kalıyor.
“60 Kişilik Kalabalık Koğuşlar Var”
2504. dönem, 4. tabur, 1. bölükte yapılan askerlik deneyimi özetle şans faktörünün belirleyici olduğu bir süreç olarak anlatılıyor. Komutanınızın yaklaşımı, koğuş arkadaşlarınız, gittiğiniz dönem ve görev dağılımı askerlik sürecinizin kalitesini doğrudan etkiliyor. İlk üç gün kayıt işlemleri, Askercell alımı, Kızılay kan bağışı gibi formalitelerle geçiyor ve bu dönemde sık sık uzun süre ayakta beklemek zorunda kalıyorsunuz.
tabur, yemekhanesi ve duş alanları koğuşlardan uzakta olduğu için “cehennem bölüğü” olarak biliniyor. Nisan ayında bu mesafe sorun yaratmasa da kışın soğukta veya yazın sıcakta oldukça rahatsız edici olabilir. Hele duş ve yemek sırasının en sona kalması tam bir işkenceye dönüşüyor. Amasya bedelli askerlik malzemeleri için kantin var ama yoğunluk yorabiliyor.
Günlük düzen genellikle şöyle: Öğlene kadar eğitim, sonrasında serbest zaman. Aralarda içtimalar olsa da öğleden sonra genellikle koğuşa çıkıp dinlenme fırsatı oluyor. Son hafta ise tören yürüyüşü ve provalar yoğunlaşıyor. İlk iki hafta ise kuralların öğretilmesi, tekmil, yatak ve dolap düzeni gibi temel konular anlatılıyor. Bir haftalık süreçte silah sök-tak ve atış eğitimi yapılıyor.
Amasya’nın havası oldukça değişken. Nisan ayında bile bir gün içinde kar, yağmur ve güneş yaşanabiliyor. Bu nedenle güneş kremi ve boyunluk gibi koruyucu ürünler yanınızda olmalı. Kamuflajlar oldukça kaliteli olduğu için içlik ihtiyacı fazla hissedilmiyor. Boş vakitler için kitap, bulmaca gibi şeyler götürmek faydalı olur çünkü uzun süre yapacak hiçbir şeyiniz olmayabilir.
Koğuş koşulları tamamen şansa bağlı. Anlatan kişi 8 kişilik rahat bir koğuşa denk gelmiş, ancak çoğu yerde 60 kişilik kalabalık koğuşlar var. Görevler de tamamen rastgele: kimine tuvalet temizliği çıkıyor, kimine fazla nöbet.
Genel olarak askerlik sıkıcı ve yorucu ama bir şekilde geçiyor. Uzun içtimalar, anlamsız beklemeler psikolojik olarak yıpratıcı olabiliyor. Bu nedenle dikkat çekmemek, komutanlarla göz teması kurmamak ve uslu uslu kurallara uymak en iyi strateji. Göze batmazsanız kimse size ekstra görev yüklemiyor ve süreci daha kolay atlatabiliyorsunuz.
“Tuşlu Telefon Kullanmak Güzeldi”
Askerlikten soğumama neden olan yer burası oldu. Geçen yıl mart celbinde gittiğimde, üç hafta boyunca oldukça zorlu bir dönem geçirdim. Günler bitmek bilmedi. Bilecik’in ağır havası ve sürekli amfiye girip çıkma zorunluluğu, hasta olmadan dönmeyi neredeyse imkânsız hale getiriyordu. Sabahın köründe buz gibi ayazda içtima için beklemek ve uzun süre çömelmekten bacaklara giren kramplar, yaşanan sıkıntılardan sadece birkaçıydı.
Yemek sırasında sıra sonuna kaldığınızda 30-45 dakika beklemek zorunda kalıyorsunuz. Ardından hızlıca yemeğinizi yiyip sigara içmek için zaman yaratmaya ve tekrar içtimaya yetişmeye çalışmak ise ayrı bir stres kaynağı. Bazı kişiler şanslı birliklere düşerken, size burası denk geldiyse maalesef işiniz zor.
İyi tarafı olarak duşların sıcak olduğunu söyleyebilirim; ancak duş sonrası soğuk havada koğuşa dönerken ciddi şekilde üşüyorsunuz. Tek olumlu yanı, tuşlu telefon kullanımına izin verilmesi olabilir ama o da yalnızca tuşlu telefonlarla sınırlı.
“Kantin Fiyatları Pahalı, Çok Yoğun Oluyor”
2504. dönem 3. tabur 2. bölükte askerlik yaptım. Kendi tecrübelerimi özetlemek gerekirse:
İlk gün oldukça yoğun geçiyor. Tugaya girmeden önce iyi bir yemek yemek faydalı olur. Nizamiyede sevk belgesi kontrolü sonrası bahçeye alınıyorsunuz. 40-50 kişi olana kadar bekleme, ardından aile bilgileri, psikolojik durum formu ve sözlü doktor kontrolü yapılıyor. Sonra x-ray araması var; yüzeysel yapıldığı için ilaç sokmak mümkün olabiliyor. Ardından kıyafet dağıtımı yapılıyor, botlar denenebiliyor ama kıyafetler göz kararı veriliyor.
Bölüğe geçince buddy sistemi başlıyor. Önünüzde veya arkanızdaki kişiyle eşleşiyorsunuz; bu yüzden sıradayken dikkat edin. Gece 02.30’da işlemler bitiyor, sabah 05.30’da kalkış var. Koğuşta sivil eşyalarınızı kilitli dolaba bırakıyorsunuz, yalnızca temel ihtiyaçları yanınıza alın. Dolaplar 1.80 metre boyunda, oldukça yeterli. Ranzaların merdiveni yok, üst kata çıkarken alt yatağa basmanız gerekiyor.
Askercell zorunlu değil ama çoğu kişi alıyor. Girişte kontrol yok, 3-4. gün Turkcell ekibi geliyor. Fiyat dışarıya göre daha pahalı. Komutanlar arama yapılacak diye korkutuyor ama bizde olmadı.
Askeriyeden verilenler: sabun, tıraş köpüğü, bıçak, havlu, şampuan, diş macunu ve fırça. Bunlar yeterli ama kalitesi düşük; diş macunu ve şampuanı yanınızda getirin. Kantin fiyatları pahalı, ilk hafta yoğunluk nedeniyle kantine gitmeye izin verilmiyor. (Askere giderken alınacak asker malzemeleri için AskerKolisi.com’u ziyaret edebilirsiniz.)
Günlük düzen: hafta içi 05.30 kalkış, 21.00 yatış, hafta sonu biraz daha esnek. Duşlar 4 günde bir ve 3 dakika ile sınırlı. Ancak erken kalkarsanız “ihtiyaç duşu” alabilirsiniz, bu şekilde sıcak suyla uzun duş mümkün.
Yemekler ortalama düzeyde, çoğunlukla patates yemekleri çıkıyor. Kantinde tavuk döner, köfte, tost var; ayrıca dışarıdan pide satan araçlar geliyor. Su için ücretsiz arıtma cihazı var.
İlk hafta temel eğitim, dolap ve yatak düzeni, komutlar öğretiliyor. İkinci hafta G3 eğitimi, silah sök-tak ve atış yapılıyor (sadece 3 mermi hakkınız var). Üçüncü hafta tören hazırlıklarıyla geçiyor.
tabura düşenler şanslı sayılır çünkü koğuşlar 48 kişilik ve duşlar içeride, diğer taburlarda 64 kişi kalıyor ve duş için dışarı çıkmak gerekiyor.
Özet Maddeler:
- İlk gün çok yoğun, işlemler gece 02.30’a kadar sürüyor.
- Askercell zorunlu değil ama çoğu alıyor, fiyat içeride daha pahalı.
- Verilen malzemeler temel ihtiyaç için yeterli ama kalitesiz, yanınızda ek getirin.
- Duşlar 4 günde bir 3 dakika; erken kalkarsanız ihtiyaç duşu alabilirsiniz.
- Yemekler ortalama, kantin pahalı, dışarıdan gelen pide seçenekleri var.
- Eğitim haftaları: 1. hafta temel düzen, 2. hafta G3 eğitimi, 3. hafta tören provası.
- tabur diğerlerine göre avantajlı: daha az kişi ve içerde duş imkânı.
“Kantin, Yemek, Duş; Her Yerde Sıra Var”
Taze taze yazıyorum. Açıkçası bana kattığı tek şey sosyal medya ve internetten uzak samimi dostluklar oldu. Özellikle ikinci tabur, birinci bölükten 2310 dönem arkadaşlara selam olsun.
Deneyimlerimden çıkardığım ilk üç önemli nokta:
-
Hastalık kaçınılmaz: Nurofen, pastil, antibiyotik mutlaka yanınızda olsun.
-
Koşullara uyum: Su alacağınız otomatlar, yemek tabldotları bile sizden değerli.
-
Sorgulamadan uyum sağlayın: Suç teşkil etmediği sürece söyleneni yapın, yoksa hayat zorlaşır.
Telefon ve iletişim: Askercell satma konusunda baskı yapılıyor. “Telefonu alamayız” tehdidiyle zorunlu hissettiriyorlar. Dışarıdan alırsanız daha ucuz ama içeride 200-300 TL daha pahalı. Yönetmelikte zorunlu değil, bilginiz olsun.
Eşya konusu: Gereksiz eşya götürmeyin, çamaşır makineleri var. Yıkamak istemezseniz bol fanila, iç çamaşır ve çorap stoklayın, kullan-at yapın. Kendi şampuan, sabun, diş macunu ve kaliteli tıraş bıçağı götürün. Askeriyenin verdiği malzemeler düşük kaliteli. Çoğu şeyi de vermiyor zaten. Bot bir numara büyük olsun, tabanlık ve vatka alın. (Farklı asker malzemeleri ve hazır bedelli askerlik malzemeleri için Asker Kolisi’ni ziyaret edebilirsiniz)
Ortam ve insanlar: Farklı görüşlerden insanlar var; polemiğe girmemek en iyisi. Yaşça küçüklerle uğraşmak sabır istiyor. Bazı komutanlar sırf egosunu tatmin için gereksiz ceza verebiliyor.
Hastalık ve revir: İki kez hastalanmak neredeyse garanti. Revire gitmek son çare olsun, çünkü bir günden fazla istirahat verilirse askerliğiniz 5-6 gün uzuyor.
Koşullar: Tuvaletler alaturka, kapılar kilitlenmiyor. Duşlar sabah erken saatlerde, su ilk yarım saatte sıcak. Geç kalırsanız soğuk suyla idare ediyorsunuz. Her yerde sıra var: yemek, kantin, duş, tıraş… Sabır şart.
Sigara ve yemek: Kantinde sigara sınırlı çeşitlerde, yemekler ortalama. Dışarıdan gelen döner, pide araçları iyi bir alternatif oluyor.
Eğitim süreci:
-
-
hafta: Dolap düzeni, yatak düzeni, komutlar.
-
hafta: G3 piyade tüfeği eğitimi, sök-tak, atış (3 mermi).
-
hafta: Yemin töreni hazırlığı. Bu süreç en yorucu kısım.
-
Eğitimden kaçmayın; bizim dönemimizde kaçanların askerliği 14 gün uzadı.
Son olarak, komutanlar arasında gerçekten değer verenler de var, bağırıp ceza keserek değil, sevgiyle saygı kazandıranlar örnek teşkil ediyor.
Kısa Maddeli Özet:
-
Nurofen, pastil, antibiyotik mutlaka götürün.
-
Askercell zorunlu değil, dışarıdan almak daha ucuz.
-
Gereksiz eşya götürmeyin, kendi hijyen ürünlerinizi alın.
-
Bot bir numara büyük, tabanlık şart.
-
Revire gitmek son çare; istirahat askerliği uzatır.
-
Duşlar sınırlı, su erken biter. Sabır ve sıraya alışın.
-
Yemekler ortalama, dışarıdan gelen pideler kurtarıcı.
-
Eğitim 3 aşamalı: düzen, silah eğitimi, tören provası.
-
Polemiklerden uzak durun, sakin kalın.
“Her Gün Duş Almaya Çalışın”
Kasım celbinde bedelli askerlik için 1. tabura düştüm. Hava buz gibiydi ve ilk bir buçuk hafta boyunca her gün saat 04.00’te kalktık. Komutanlar arasında çekişmeler vardı, bu yüzden saçma sapan durumlar yaşandı. Kar, yağmur demeden sürekli dışarıdaydık. Yazılı ya da slayt eğitim yoktu; resmen klasik acemi birliği gibiydi, bedelli havası yoktu. Komutanların “Burası prenses bölüğü” lafına sakın inanmayın. Yaklaşık iki hafta boyunca her sabah 04.00’te kalkıp 04.30’da içtima için sıraya geçtik. Soğukta binbaşıyı beklerken 2-3 saat ayakta kaldığımız oluyordu. Sabah içtimasında dikkat çektikten sonra sağa sola bakma, boşuna bölük komutanından azar yersin.
Yemekler berbattı. Yemekhanede birkaç kez çorbada, salatada ve bulgur pilavında kurt çıktı. Bundan sonra orada yemek yememeye başladık. Tavuk yemeklerinden uzak durun; birçok kişi zehirlendi, kusma ve ishal vakaları yaşandı. Çatal, bıçak ve kaşıkları iyi kontrol edin, doğru düzgün yıkanmıyorlar. Yemekhanedeki çayı da içmeyin. Dışarıdan yemek yeme şansı olursa tost yiyin. Eğitim alanına veya diğer yerlere taşeron yemek araçları geliyor, ama yemekleri kötü. Su başta araçlarda satılmıyordu; komutana şikâyet edince getirmeye başladılar. Bol su için, patates ve bulgur çok tüketmeyin, kabız yapıyor. Meyve ve sıvı şeyleri tercih edin.
Koğuşlarda tartışmalar ve kavgalar oluyor, uzak durun. Gruplaşmalar olur, ama kafanıza göre bir arkadaş bulursunuz. Kulak tıkacı işe yarıyor çünkü gece horlayan çok oluyor. Tavsiyem fazla samimi olmayın, paranızı, işinizi, özel hayatınızı anlatmayın. İlaçlarınızı ilk 1,5 hafta kullanmayın, en çok o dönemde ihtiyacınız olacak. Revire giderseniz “Ayakta duramıyorum” demeyin; hemen yatak istirahati verirler ve bu da askerliği uzatır. Sadece boğaz ağrısı, öksürük, burun tıkanıklığı gibi şeyleri söyleyin. İlaçları revire gidince toptan alın, gidip gelmek zor olur. “İshalim var” demeyin, 5 gün yatak istirahati verirler. Bizim takımda bu yüzden askerliği uzayan oldu.
Her gün duş almaya çalışın; akşam 18.00-21.00 arası sıcak su oluyor. Botunuzu bir numara büyük alın, ilk hafta vurur ama sonra açılır. İki numara büyük alıp tabanlık koyarsanız sorun yaşamazsınız. Ayak hijyenine önem verin; her gün yıkayın, çoraplarınızı değiştirin. Deodorant yasak deniyor ama sokabilirsiniz, sorun olmuyor. Çantanızda ilaç var mı diye soracaklar, yok deyin. Çorapların içine saklayın, kimse bakmaz. Akıllı telefon sokmaya çalışmayın, değmez; biri şikâyet ederse askerlik uzar. “Tuşlu, kamerasız akıllı telefon” kullanabilirsiniz, koğuşta gece kullanmak için yanınızda olsun. Arama yapılıyor, ceplerinizi boşaltın, ilaçları kepin içine atın, sorun olmuyor. Herkes bir an önce işini bitirmek istiyor.
Eğitimden veya mıntıkadan kaçarsanız yalnız kalırsınız. Komutanlara yalakalık yapmayın, dalga konusu olursunuz. Fotoğraf çektirmeyin, gereksiz masraf. Zaman hiç geçmiyor, gün saymaya başlayanlardan uzak durun. Botlarınızı kilitleyin; karışıklık oluyor, biri yanlışlıkla sizin botu alabiliyor. Akşam erken yatmayın, gece muhabbetleri güzel oluyor, tadını çıkarın. Oyun oynarken kavga etmeyin, rahatsızlık vermeyin. Politik muhabbetlere girmeyin; kimsenin sizin görüşünüzü bilmesine gerek yok.
“Unutmayın, 1 Ayın Sonunda Her Şey Bitmiş Olacak”
2402. dönem bedelli askerlik hizmetimi bu tugayda yaptım. Gitmeden önce buradaki yorumları okumuştum ve yazılanların çoğunu birebir yaşadım. Öncelikle şunu söylemeliyim: Burası disiplinli ve eğitime önem veren bir birlik. Askerlikten ne beklediğinize göre bu durum size iyi ya da zorlayıcı gelebilir.
Teslim olma tarihimden bir gün önce gidip işlemleri tamamladım, iyi ki de erken gitmişim. 2. Tabur Otomatik Bombaatar Eğitim Bölüğü’ne düştüm. Şartlar, diğer bazı bölüklere göre daha iyiydi. Bölük çevresi daha nizami ve ferah bir alandaydı.
İlk 2-3 gün gerçekten zorluydu. Özellikle ilk gün öğleden sonra teslim oldum, koğuşa girdiğimizde saat akşam 9 olmuştu. İlk hafta sonu, çoğunlukla form doldurma ve işlemlerle geçti. Hiç boş bırakmadılar, sürekli içtima vardı.
Pazartesi itibariyle eğitim başladı ve zaman daha hızlı geçmeye başladı. İkinci haftaya geldiğimizde ise neredeyse bölüğün tamamı hastalandı. Bu durum sizin için de kaçınılmaz olacaktır. Revirdeki sağlıkçı arkadaşlar büyük çaba gösterdi, çünkü hasta olanlar çok fazlaydı. Revire gidenlerden üç kişi yatak istirahati aldığı için bizimle birlikte terhis olamadı.
Son hafta tören yürüyüşü ve prova haftasıydı. En yorucu zamanlar bu dönemde yaşandı. Yemin töreninden sonra belgelerimizi verip bizi yolcu ettiler.
Bölüğümüzde sözleşmeli erler de vardı, toplamda yaklaşık 200 kişiydik. Koğuşlarda ise 40 kişi kalıyorduk. En büyük avantajımız banyonun bölük içinde olmasıydı. Duşlar her akşam 19.00-21.00 arasında, sabahları ise 05.00-06.00 arasında açıktı. Bölüğün önünde otomatlar vardı, kantin de yakındaydı. Bölük komutanı ve takım komutanları genelde iyi niyetliydi, ancak bazı sorumsuz kişilerin davranışları yüzünden zaman zaman sertleştiler.
Sabah soğukları çok zorladı. Bere ve boyunluk yasak olduğu için kullanamadık. Tavsiyem, sabırlı olun ve mantık aramaya çalışmayın, kafayı yersiniz. En sıkıcı anlar, içtimalar oldu. Özellikle son hafta içtimalar daha da sıklaştı ve herkes bunaldı. Kimseyle tartışmaya girmeyin, enerjinizi buna harcamayın.
İlk günler gerçekten zorlu olacak ama unutmayın ki 1 ayın sonunda her şey bitmiş olacak. Çok kasmayın, elinizden geldiğince keyif almaya çalışın. Şimdiden gideceklere hayırlı tezkereler diliyorum. 2402. dönem tertiplerime de buradan selam olsun.
“Yedek, Fazlaca Çamaşır Götürmeyi Unutmayın”
-
Tugayın bir standardı yok; bazı birlikler rahatken bazıları yoğun yürüyüş eğitimi yaptırıyor. Geç teslim olursanız bazı işlerden kurtulabilirsiniz ama topluca geç kalırsanız ceza gelebilir.
-
İçeride kıymalı pide ve burma tatlısı satan kantinciler varsa bol bol yiyin.
-
Sabah içtimaları soğuk olur; içlik mutlaka yanınızda olsun.
-
Çamaşır makinesi var ancak asker sayısı çok olduğu için sıra zor bulunuyor; yedek çamaşır götürün.
-
Koğuşlar kalabalık ve tozlu; maske takın. Maske öksürük ve hastalığı azaltır.
-
Telefonu komutanların yanında kullanmayın. Yatakhane dışında pijama veya eşofmanla dolaşmayın.
-
Boş vakitler için yanınıza cep kitapları alın; yoklama beklerken okumak iyi vakit geçirir.
-
Tugay içinde akbank, ziraat ve ptt ATM’leri var; komisyon ödememek için hesabınızı ona göre ayarlayın.
-
Uçak veya otobüs biletinizi erkenden alın; herkes aynı anda çıkış yapacağı için bilet bulmak zorlaşır. Korsan taksilere dikkat edin.
-
Kabin boy çanta yeterli; dolaplar küçük, gereksiz eşya taşımayın. Dolap düzenine dikkat edin.
-
“Bir ay nedir ki?” diyenlere aldırmayın; hazırlıklı olmak askerliğin bir parçası.
“Antk’nin Önemini Anladık”
3 Nisan’da 4203 tertip olarak 2/1’de askerlik görevimi tamamladım. Resmi olarak terhis olduktan sonra bu yazıyı editleyeceğimi söylemiştim ve şimdi anlatıyorum.
Öncelikle 2. Tabur 1. Uçaksavar bölüğünde görev yapan Muhammed Astsubay ve Hakan Astsubay’a teşekkür ediyorum. Onlarla görev yapmak benim için bir onurdu.
Askerliğim boyunca edindiğim deneyimlerden bahsedecek olursam, ilk olarak yemek konusunu belirtmem lazım. Tugayın yemekhanelerine yemek yapan özel şirket tam bir rezaletti. Her hafta yemeklerden birinde kurtçuk, bazen de patatesli yemeklerde toprak solucanı çıkıyordu. Sanki bizleri hayatta kalma yarışmasındaki yarışmacılar gibi görmüşlerdi. Bu durum hepimizin diline dolanmış bir efsane haline gelmişti.
2/1 Uçaksavar bölüğüne buradan selamlar, ancak ispiyoncu ve yalaka birkaç kişiyi hariç tutuyorum. Bölükte 360 er vardı, bunların 5-6’sı sürekli sorun çıkarıyordu. Askerlik boyunca kıdemlilerin egosunu tatmin etmek için yapılan psikolojik baskılara da maruz kaldık. Antk’nın 41. maddesi defalarca okunmasına rağmen bu tutum değişmedi.
Genel olarak tugayın imkanları iyi, eğitim alanları geniş ve düzenliydi. Ancak Amasya’nın havası çok değişkendi. Sabah buz gibi, öğlen kavurucu sıcak oluyordu. Bölüğün yanında pideci, kebapçı ve büyük bir gazino bulunuyordu. Gazinoda 20 adet PS3 vardı, boş zamanlarda vakit geçirmek için güzel bir avantajdı. Akşam 6’da sıcak su veriliyordu, duş alanları sürekli açıktı. Ancak 60 kişilik koğuşta, “revire gidersem askerliğim uzar” korkusuyla havale geçirmek üzere olan ve iyileşemeyen arkadaşlarımız bile vardı. Neyse ki içimizde sivilde doktor olan devrelerimiz vardı, onlardan destek aldık.
Birkaç cümleyle özetlersem: Amasya 15. Piyade Er Eğitim Tugayı eğitimi sert, askeri kültürün tam anlamıyla yaşatıldığı bir yer. İmkanlar ve sosyal alanlar iyi, ama sabah içtiması buz gibi soğuk, yemekler kötü. Hizmet sağlayan sivil şirketler ise erleri nasıl sömürürüz diye düşünüyor. Eğitim alanlarına su yerine kola getiren taşeron firmaları bile gördük. Tören provalarında bir binbaşının megafonla firmaya, “Eğitim alanına su getirin, su yerine kola getirmeye devam ederseniz sizi buraya sokmam” diye bağırdığına şahit oldum.
5.000 bedelli asker güneşin altında kavrulurken ortalama 3 koli 0.5 litrelik su verildi. Su istendiğinde “Abi su yok, kola var” cevabı almak unutulacak gibi değildi.
Gazinoda çalışan personellere dikkat edin. Uzun süre beklemiş pideleri, bayatlamış tostları ve ellerinde kalan tavuk şişleri size kakalamaya çalışıyorlar. Tavuk döner soruyorsunuz, “Yok, tavuk şiş var, çok güzel taze” diyorlar. 5 dakika sonra stok sayımı yaparken tavuk dönerin olduğunu görüyorsunuz. Durumu dile getirdiğinizde “Yanlışlık olmuş” gibi geçiştiriyorlar.
Otomatlarda da sıkıntılar var. Para çekiliyor ama ürün gelmiyor. Bazen ürün sıkışıyor, siz bir daha basıyorsunuz ve 10 şişe birden düşüyor. Ama bu da size zarar çünkü diğer askerlerin hakkını tüketmiş oluyorsunuz, şirketin umurunda değil.
Tugay komutanı Tuğgeneral Kemal Çakıroğlu’na ayrıca teşekkür ediyorum. Her fırsatta bizimle konuştu, askerlik disiplini ve düzenin önemini anlattı. Gerçek komutanlık budur.
Özetle: Eğitim sert ama düzenli, sosyal imkanlar var ama yemekler kötü, su sıkıntısı yaşanıyor, özel şirketlerin fırsatçılığı can sıkıyor. Tüm zorluklara rağmen tecrübe edilecek bir süreç.
Amasya’da bedelli askerlik ve Sık Sorulan Sorular başlıklı yazımızı okuyarak, kapsamlı bir rehberi incelemiş olursunuz.