Meydana gelebilecek doğa afetler sonrası nasıl bir planlama yapılması gerektiği son derece önemli konulardan bir tanesidir. Özellikle kolluk kuvveti olarak görevini ifa eden bireyler için bu konu biraz daha kritik bir konumda bulunuyor. Öyle ki belirli mevzuat içerikleri ile yapılmış olan bir protokole olan bağlılığın da bu aşamada ortaya çıktığını söylemek yanlış olacaktır. Emasya protokolü adı altında değerlendirebileceğimiz bu anlaşma ile afetler sonrası asker ve polisin görev tanımları net şekilde ortaya konmuştur.
"Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma" ifadelerinin kısaltılmışı olan EMASYA protokolü, dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan arasında 7 Temmuz 1997'da imzalandı.
Protokol, askerin, polisin yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara müdahalesine yönelik zorunlu bir düzenlemeydi. Bu çerçevede, iki bakanlık arasında kimin ne yapacağı önceden belirleniyordu.
27 maddeden oluşan protokolün ilk amacı, Valiliğin talep etmesi halinde ülkede teröre ilişkin tehdit oluşturan durumlarda, askeri kuvvetlere gecikmeksizin müdahale etme imkanı verilmesiydi.
Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri, yine sivil otoritenin emrinde kalarak yani sadece Valiliğin isteği doğrultusunda üstlerinden emir beklemeksizin müdahaleye mecbur kılınmıştı.
Yukarda da ifade ettiğimiz üzere ülkemizde asayişin sağlanmış olması özellikle doğal afetlerin sonrası için bir hayli önem taşımaktadır. Çünkü yağmalama, farklı olayların çıkması, panik hali gibi oldukça negatif ögelerin ortaya çıkması da genel olarak bu dönemlere dayanıyor.
"Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma" ifadelerinin kısaltılmışı olan EMASYA protokolü, dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan arasında 7 Temmuz 1997'da imzalandı.
Protokol, askerin, polisin yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara müdahalesine yönelik zorunlu bir düzenlemeydi. Bu çerçevede, iki bakanlık arasında kimin ne yapacağı önceden belirleniyordu.
27 maddeden oluşan protokolün ilk amacı, Valiliğin talep etmesi halinde ülkede teröre ilişkin tehdit oluşturan durumlarda, askeri kuvvetlere gecikmeksizin müdahale etme imkanı verilmesiydi.
Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri, yine sivil otoritenin emrinde kalarak yani sadece Valiliğin isteği doğrultusunda üstlerinden emir beklemeksizin müdahaleye mecbur kılınmıştı.
Yukarda da ifade ettiğimiz üzere ülkemizde asayişin sağlanmış olması özellikle doğal afetlerin sonrası için bir hayli önem taşımaktadır. Çünkü yağmalama, farklı olayların çıkması, panik hali gibi oldukça negatif ögelerin ortaya çıkması da genel olarak bu dönemlere dayanıyor.