Türkiye genelinde çok fazla askeri birlik olsa da elbette boyut ve büyüklük olarak birbirinden farklı yapılar olduğunu da görebiliyoruz. Hem aktif hem de artık kullanılmayan kışlalar arasında da şu an en büyük olan Selimiye Kışlası olarak belirlenmiş durumda. Tarihçesine de bakarsak aslında hangi amaç ile inşa edildiği ve nasıl bu kadar düzenli birliğe ev sahipliği yaptığı da net biçimde anlaşılabilir.
Kareye yakın dikdörtgen planlı (267 × 198 m.), iç avlulu, yüksek istinat duvarları üzerinde yükselen üç katlı çok büyük ve ihtişamlı bir yapı olup köşelerindeki kuleler abidevi görünüşünü tamamlar. İlk defa Sultan III. Selim tarafından 1800-1803 yıllarında Üsküdar’daki Kavak Sarayı’nın arsasına yaptırılmıştır. 1803’te müştemilâtıyla birlikte tamamlanan kışla, bugünkü binanın üçte biri kadar bir alana sahip olmakla birlikte dönemi için büyük bir yapıdır ve İstanbul’daki büyük kışlalar döneminin başlangıcını teşkil eder. Nizâm-ı Cedîd hareketini başlatan III. Selim, kışlasını yeni düzenin askerî alandaki mekânsal karşılığı olarak inşa ettirmiştir.
Hem iç hem de yabancı basında da hakkında oldukça fazla kaynak ve yazı bulabiliyorsunuz. Kışlanın tarihinde yaşananlar aslında Türkiye açısından stratejik önemin ne kadar kritik olduğunu da bizlere kanıtlıyor.
Kırım savaşı nedeni ile İstanbul’a gelen Fransız askerleri Davut Paşa kışlası ve Taşkışla’ya yerleştirilirken, İngilizlere Selimiye kışlası tahsis edilir. Kırımda yaralanan veya kolera, tifüs, tifo, dizanteri, skorbüt gibi hastalıklara yakalanan askerler İstanbul’a getirildikçe bu askerlerin bakım ve tedavileri için Osmanlı sağlık kuruluşlarının verdiği hizmetlerin çok yetersiz olduğu ve bu nedenle ölümlerin çok arttığı görülür.
Kareye yakın dikdörtgen planlı (267 × 198 m.), iç avlulu, yüksek istinat duvarları üzerinde yükselen üç katlı çok büyük ve ihtişamlı bir yapı olup köşelerindeki kuleler abidevi görünüşünü tamamlar. İlk defa Sultan III. Selim tarafından 1800-1803 yıllarında Üsküdar’daki Kavak Sarayı’nın arsasına yaptırılmıştır. 1803’te müştemilâtıyla birlikte tamamlanan kışla, bugünkü binanın üçte biri kadar bir alana sahip olmakla birlikte dönemi için büyük bir yapıdır ve İstanbul’daki büyük kışlalar döneminin başlangıcını teşkil eder. Nizâm-ı Cedîd hareketini başlatan III. Selim, kışlasını yeni düzenin askerî alandaki mekânsal karşılığı olarak inşa ettirmiştir.
Hem iç hem de yabancı basında da hakkında oldukça fazla kaynak ve yazı bulabiliyorsunuz. Kışlanın tarihinde yaşananlar aslında Türkiye açısından stratejik önemin ne kadar kritik olduğunu da bizlere kanıtlıyor.
Kırım savaşı nedeni ile İstanbul’a gelen Fransız askerleri Davut Paşa kışlası ve Taşkışla’ya yerleştirilirken, İngilizlere Selimiye kışlası tahsis edilir. Kırımda yaralanan veya kolera, tifüs, tifo, dizanteri, skorbüt gibi hastalıklara yakalanan askerler İstanbul’a getirildikçe bu askerlerin bakım ve tedavileri için Osmanlı sağlık kuruluşlarının verdiği hizmetlerin çok yetersiz olduğu ve bu nedenle ölümlerin çok arttığı görülür.